PANİK BAŞLIYOR
Defne hemen yanına koştu.
“Nereye koydun ki?”
Zeynep neredeyse titriyordu.
“Koşarken ayağımdaydı… Yaa nerede düşürdüm…”
Ali ve Kerem de yaklaştı.
Herkes çimenlere, çalılara, taşlara, kulübenin içine bakmaya başladı.
Ama yoktu.
Ayakkabı tamamen kayıptı.
Zeynep’in gözleri dolmaya başladı.
“Babaanne kızar mı acaba…”
Tam o sırada Mert, bir köşede kendi kendine konuşuyordu:
“Ben ayakkabıyı görmüştüm… Bir yere koymuştum… Nereye koydum? Kovaya mı? Yok artık… Ama söyleyemem ki şimdi…”
Kendi iç sesi bile onu sıkıştırıyordu.
“Ya Zeynep ‘Eşyalarımı karıştırmışsın!’ derse? Ya kızarsa?”
Gittikçe daha da huzursuzlanıyordu.
Kalbinde, söylemediği her saniyede büyüyen bir ağırlık oluşmuştu.
Kerem tekrar seslendi:
“Bir daha arayalım! Yanlış bir yere bakmış olabiliriz!”
Herkes her yeri taradı.
Ama Mert’in yüreğindeki çekingenlik de, ayakkabının yokluğu da değişmedi.





