Kısa ve Çok Güzel Hikaye “ŞANS”
Ayça TÜTÜNCÜ
İçinde bulunduğumuz senenin sonuna doğru yaklaşıyorduk. Soğuklar kendini hâliyle gösteriyordu. Yaşadığım 25 sene boyunca havaların bu kadar soğuk olduğunu hatırlamıyorum. Mesleğim dolayısıyla memleketim olan Muğla‘dan ayrılıp Ankara‘ya doğru yola çıkacaktım. Tren biletini erken saate almıştım. Gideceğim günü sabırsızlıkla bekliyordum. Küçüklüğümden beri tek hayalim öğretmen olmaktı ve ben ilk görevimi yapmak için Ankara‘ya gidiyordum. Yolculuk sabahı erkenden kalkıp hazırlanmıştım. Evden çıktım ve son kez memleketimin dalgalanışını izledim.
Taksi çağırıp istasyona sürmesini söyledim. Sonra aniden durduk. Ne olduğunu sorunca şoför telaşla, ufak bir arıza olabileceğini söyleyip arabadan indi. İşini hemen halletmezse treni kaçıracaktım fakat aklıma kötü ihtimalleri getirmek istemiyordum. Şoför arabadan ineli yaklaşık yarım saat olmuştu ve benim treni kaçırmama ramak kalmıştı. İlk görevim için hayal ettiğim her şey suya düşecekti. Arabadan inip acelem olduğunu söyledim ve o da arızanın büyük olduğunu söyledikten sonra beni başka bir taksici arkadaşına sevk etmek üzere onu aradı.
Beklediğim araç on beş dakika içinde geldi. Taksiye bindiğimde çok şaşırdım. Bunun sebebi, şoförün lisedeki yakın arkadaşlarımdan Beliz‘in abisi Mehmet abi olmasıydı.. Lisedeyken her okul çıkışında Beliz ile yemek yemeğe gider, süreyi biraz abartınca Mehmet abi bırakırdı bizi eve. Mehmet abiye, bu yolculuğu ilk görevim için yaptığımı ve benim için ne kadar önemli olduğundan bahsettim. Daha sonra Beliz‘in neler yaptığını sordum. Onun da Ankara‘da görev yaptığını öğrenince çok mutlu oldum. Beliz‘in de henüz gitmediğini öğrenince aklıma, beraber gitme fikri dank etmişti. Mehmet abi ile bu fikri paylaşınca onun da hoşuna gitti ve hemen Beliz‘i aradı ve hemen Beliz ile buluştuk.
Görüşmeyeli neredeyse beş sene olacaktı. Lise yıllarım hep onunla geçti. Onunla güldük, onunla ağladık, onunla yedik içtik. Gizlimiz saklımız yoktu. Aramızda dostluktan öte bir bağ vardı. Onu bu kadar uzun süre görmeyince gerçekten çok özlemiştim. Beliz‘i gördüğüm an koşarak ona sarıldım ve ikimiz de ağlamaya başladık. Beliz‘i görünce eskiler bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Ne kadar anımız varsa hepsi birden aklıma geldi. Birbirimize bakıp tekrar sarıldık. İkimiz de o kadar çok şey merak ediyorduk ki. Bir an önce delicesine bir şeyler sormak istiyorduk. Aradan seneler geçmesine rağmen birbirimize olan güvenimiz hiç eksilmemişti ve bu bana göre gerçek arkadaşlığın en iyi göstergesiydi.
Kahkahalar içinde trene doğru ilerliyorduk. Seneler ardından hâlâ bu kadar samimi kalabilmiştik. Onu şimdi bulduysam bir daha kaybetmemeliydim, ona bu kadar değer verirken ve onun gibi bir dost bulmuşken.
Koltuklara oturduk. Sadece 1-2 saat öncesine kadar tek mutluluğum Ankara‘ya gidiyor olmamdı. Fakat hayatın ne getireceği belli olmuyor. Beliz de bana aynen bunu söyledi. Trende görüşmediğimiz sürede neler olduğundan bahsetti. Annesi Feride teyzenin beyninde kötü huylu bir tümör çıkmış, öğrendiklerinde yıkılmışlar. Beliz, babasını 9 yaşında kaybetmişti zaten. Benim tanıdığım Beliz kendini bildi bileli annesini kaybetme korkusuyla yaşıyordu. Ona yaptığı en ufak yanlışta onu üzdüğü için kendini hırpalıyordu. Şuan Feride teyze Beliz ve Mehmet abinin maddi imkanlarıyla bir hastanede tedavi görüyormuş. Mehmet abi aslında mühendismiş fakat henüz iş bulamamış. Feride teyzenin hastane masrafları için şimdilik taksicilik yapıyormuş. Hatta Beliz de mezun olduktan sonra iş aramamış ama bu durumdan dolayı iş başvurusunda bulunmuş ve kabul görmüş. Onun için Ankara‘ya gidiyormuş. Feride teyzenin üstümüzde çok emeği vardır. Annemin yokluğunda bana adeta bir anne gibi kollarını açtı. Babam ile aram açıkken çok yardımcı oldular bana. Onlar sayesinde ayakta kalabildim diyebilirim. Annem ile küçük kardeşimi bir trafik kazasında kaybetmiştim. Babam ile de aram hiç iyi olmadı.
Beliz‘e Feride teyze için bir yardımda bulunabileceğimi söyleyince çok mutlu oldu. Zaten Feride teyze de beni evladı gibi görürdü, hiç ayırmazdı. Öğretmenlik maaşımla ne kadar yardım edebilirdim bilmiyordum ama elimden geleni yapacaktım. Tren yolculuğuna devam ederken Beliz ile eski anıları hatırladık. Beraber dinlediğimiz şarkıları dinledik, fotoğraflarımıza baktık. İyi ki onunla karşılaşmıştık. İyi ki Beliz gibi bir insan vardı hayatımda. Ailemin yokluğunu hissettirmeyen hatta aile sıcaklığını veren bir insandı o.
Ankara‘ya varmıştık. Trenden indik ve bavullarımızı sürerek sokaklarda dolanmaya başladık. Henüz kalacak bir yerimiz yoktu.
Bir pansiyon bulup oraya yerleşmiştik. Yarın ikimiz de ilk görevimiz için uyanacaktık. İçimi tatlı bir heyecan kapladı.
Ertesi gün ikimizin de ilk iş günü çok güzel geçti. Eğer böyle gidersek Feride teyze için bir şeyler yapabilirdik. Zamanında bizim için yaptığı şeylerin hakkını ödeyebilirdik. İyileşmesi için her şeyi göze alabilirdik. Her gün arıyorduk onu. Halini hatırını soruyorduk. İyileşecekti, ben hissediyordum. Beni daha mutlu eden şey, hiç bilmediğim bir şehirde en yakın dostumla yaşıyor olmamdı.
Ayça TÜTÜNCÜ




