Bilim Kurgu Hikayeleriİkbal Erdem

Bilim Kurgu Hikayesi: DİD “Son Vatan Görevi” 8. Bölüm

Bilim Kurgu Hikayesi

Bilim Kurgu Hikayesi: DİD “Son Vatan Görevi” 8. Bölüm

DİD 

Haluk un kollarında olan DID’i gören Sabahat, Asuman ve Ali şoktaydılar. Sanki tüm dünya bir anlığına durmuştu. Ona doğru koşarlarken ambulans hemen önlerinde durdu. Her taraf kıyamet yeri gibiydi. Haluk sağlıkçılara bağırıyordu.

Haluk – Çabuk olun lütfen. Acele edin ölüyor.

Kucağından DID’i sedyeye yatırdığında DID’in durumunun ne kadar ağır olduğu Haluk’un üzerinizdeki kanlardan belli oluyordu. Haluk ambulansta arkaya sağlık çalışanlarının yasak demesine rağmen bindi. Ambulans kapısı kapanırken Elinde hard disk ve batarya olan komiser Murat ile göz göze geldiler. Ağlıyorlar ve çok umutsuzdular. Haluk Sema’nın ve diğer kişilerin katili için mi üzülüyordu gerçekten? Yoksa yaptığı onca çalışma vücut bulmuştu ve kaybetmek üzereydi. Üzüntüsünün nedeni bu muydu?

Ya komiser Murat O neye üzülüyordu? Bir peşinde olduğu suçluyu yakalamış hatta dış güçlerin bir hain planını bozmuştu. Ünlü bir sanatçının bedenini zapt eden DID’in O bedenide mi ölümünden sorumluydu onun için mi üzgündü?

Tüm bu karmaşa ve karmaşık duygularda tek bir gerçek vardı. Sabahat’in oğlu Asuman’ın kahramanı Ali’nin belki yeni dostu ölüyordu. Bir tek onların acıları ve feryatları gerçekti.

Komiser Murat ambulansın hareket etmesi ile polis bariyerinin arkasından geçmeye çalışan Sabahat ve diğerlerini gördü.

Komiser Murat – Benim arabama binin.

Hepsi ambulansın arkasına takıldılar. Yeni ağarmaya başlayan günün ve ambulansın ışıkları ile boş yollarda âdeta ışık hızı ile hastaneye yetiştiler.

DID’in oksijen tüpü takılı bir sağlıkçının yarasına baskı yapar vaziyette indi ambulanstan. Haluk hemen ardından. Komiser Murat ve diğerleri DID ameliyathaneye alındıktan sonra anca geldiler. Sabahat Haluk’un yanına gitti. Ağlamaktan gözleri şişmiş ve sesi feryat etmekten kısılmıştı.

Sabahat – O iyileşecek değil mi?

Haluk – Umarım iyileşir. Yoksa DID bir cinayet daha işlemiş olacak.

Ali – Şu an tek düşündüğünüz bu mu gerçekten?

Haluk – Sence ne düşünmeliyim? Bak şuna bak. Bu bir hard disk bunu bilgisayara takarsın DID geri gelir. Ama Sema, Ferhat hele o şimdi içeride yatan o adam. Siz nasıl yaptınız bunu? O adamı nasıl bu hale getirdiniz?

Komiser Murat – Şimdi burası yeri değil. Sonra konuşalım.

Her biri bu konuşmadan sonra ayrı ayrı yerde beklediler. Ameliyat 5 saat kadar sürdü. Sonra ameliyatı yapan doktor çıktı.

Doktor – Ameliyat başarılı. Hayatı tehlike şu anda yok fakat hastayı uyandıramıyoruz. Sanırım beynine yapılan işlemden dolayı.

Komiser Murat – Doktor Bey. Bu olay çok gizli, yapabileceğimiz şey nedir?

Doktor – Biliyorum, bakan bey bizzat ameliyat sırasında aradı. Gizliliğini biliyorum.  Fakat benim elimden başka bir şey gelmez. Uzman bir beyin cerrahı bekliyoruz. Kendisi Norveç’te ameliyattaymış. Biter bitmez gelecek.

Ali – Haluk Bey, batarya ve hard diski takmalıyız. O zaman kendine gelir.

Komiser Murat – Öyle bir şey söz konusu bile değil.

Asuman – O ne demek?

Komiser Murat – Arkadaşlar alın bunları.

Ortalık birden karıştı. Komiser Murat orada olan bekleyen polislere Sabahat, Asuman ve Ali’nin tutuklanmasını söyledi. Hepsi karşı koydu fakat çaresiz kelepçelenip nezarete atıldılar.

DID’in hard diski ve bataryası ise bir polis delil torbasına kondu.

Sabahat ve diğerleri Tuana ile karşılıklı nezarete kondular. Sabahat uzaktan Tuana’nın yüzüne tükürdü. Tuana’ da ağlıyordu. O sanki yaptıklarından pişmandı.

Komiser Murat ve Haluk hastanede Bakan beyi bekledi. Hastane katında büyük bir güvenlik ve gizlilik vardı. Basına haber uçmaması için devlet tüm yetkisini kullanıyordu.

Bakan bitkisel hayatta yatan DID’in sahiplendiği ünlü sanatçının bedenine camın arkasından baktı. Haluk’un koluna girerek biraz uzaklaştılar.

Bakan – Haluk biliyor musun orada yatan dünyada bir ilk? Mucize ve bunu başaran biziz.

Haluk – Evet efendim. Fakat DID emirlere karşı geldi. Ben bunu fark edemedim.

Bakan – Evet DID’i imha edeceğiz ama yılmadan yeniden başlayacağız. Nerede yanlış yaptıysanız daha dikkat ederek. Yılmadan tekrar yeni baştan. Ama önce profesör geldiğinde elinden geleni yapıp şu adamı tekrar yaşatsın.

Haluk – Evet tek arzumuz şu anda o. Bir kayıp daha veremeyiz.

Bu sırada korumaları bakan beye bir telefon uzattı. Bakanın kulağına kimin aradığı söylendi. Bakan telaşlandı ve hemen telefona cevap verdi.

Bakan – Buyurun sayın Başkanım. Nee! Anladım efendim. Evet efendim. Hemen efendim.

Bakan bey telefonda konuşurken aynı zamanda Haluk’a hayret ile bakıyordu. Bakan Bey’in tepkilerine Haluk ve komiser Murat’ta çok şaşırdı.

Bakan – Haluk dünya çapında bir siber saldırı olmuş. Yapay zekâ ile çalışan hiçbir cihaz çalışmamaya başlamış. Ve bu git gide artıyormuş.

Komiser Murat – Bu ne anlama geliyor?

Haluk – DID iletişim halinde olduğu yapay zekalar ile iletişim kurmuş olmalı.

Bakan – Bu mümkün mü?

Haluk evet dercesine çaresiz baktı. Emindi bunun DID’in ve arkadaşlarının işi olduğundan. Bakan hemen savunma Başkanı tekrar aradı. Durumdan haberdar etti. Komiser Murat polis merkezine döndü. Sabahat, Asuman ve Ali’yi ayrı ayrı ifadeye aldı. Hepsi bir ağızdan DID hakkında bir şey bilmediklerini söyledi. Sinirler gergin. Fakat elde delil yok. Çünkü bu gizli bir proje. Mahkemeye çıkamayacaklarını hepsi biliyor.

Video ile ifade alma işlemi son buldu. Komiser üstlerinden gelen talimat ile hepsini serbest bıraktı. Tuana hariç. O dış güçlere ajanlık yapmak ile suçlanıyordu. Uzun bir gün ve gece olmuştu. Asuman polis merkezinden çıkmadan önce Komiser Murat’a art arda sorular sordu.

Asuman – DID nerede? Ona şimdi ne olacak?

Komiser Murat – Bak bu artık devlet sırrı bilgi veremem.

Sabahat – Onu bir daha göremeyecek miyiz?

Komiser Murat – Hayır. Sanırım asit ile yok edilecek.

Ali – Bu hiç adil değil. Onun kendini savunması lazım.

Komiser Murat – Kime savunacak kendini. Mahkemeye mi çıkacak? Güldürme beni.

Asuman – Hayır bilir kişi heyetine çıkacak.

Sabahat, Komiser Murat ve Ali çok şaşırdı. Hepsi Asuman’ın yüzüne baktı.

Asuman – Eğer mahkemeye çıkamıyorsa onu var eden, edilmesine ön ayak olan kişilere savunur kendini. Ben de onu savunurum.

Komiser Murat – Sen mi? Sen nasıl savunacaksın?

Asuman – Ben avukatım.

Sabahat – Avukat mı?

Ali – Hiç söylemedin?

Asuman – Fırsat olmadı. Bakın bu uzun hikâye vaktimiz yok. Hemen Haluk beyin yanına gidelim.

Komiser Murat hepsini hastaneye DID’in bedeninin yanına götürdü. Bakan başhekim odasındaydı. Haluk yanında. Birkaç adam daha. Bakan, Sabahat ve Ali’yi görünce çok sinirlendi.

Bakan – Bunların ne işi var burada? Bunlar Ona yardım edenler değil mi? Bu bayan kim?

Asuman – Bakan Bey, ben Av. Asuman Yılmaz. DID’in avukatıyım. Baro numaramı vereyim isterseniz soruşturabilirsiniz.

Bakan – Ne avukatından bahsediyorsun? Onun avukata ihtiyacı yok. Yok edilecek. Emir böyle. Alın bunları dışarı.

Asuman – Ben avukattım. DID’in kendini savunmaya ihtiyacı var. Bir bilir kişi heyetine. Yargısız infaz suçtur. Adaletin güvenilirliğini azaltır.

Haluk – O bir insan değil. Yapay zekâ bir bilgisayar sadece.

Asuman – Hayır. O duyan, gören, düşünen ve karar verebilen bir varlık. Onu bulmaya giderken dış güçlere karşı vatanını nasıl savunduğunu duyduk. Kendini dış güçlere vermeyip varlığını tehlikeye attı. Onu böyle infaz edemeyiz.

Herkes bir ara sustu. Bu sessizliği bakanın cep telefonu sesi bozdu. Arayan Savunma bakanı idi.

Bakan – Alo. Sizi dinliyorum bakan bey. Evet ismi DID. Ne nasıl yapmış. Yani gerçek mi. Tamam hemen hemen yapıyorum.

Odada bulunan tüm kişiler DID’in ismini duyunca heyecanlandı. Bakan çok telaşlandı. Sonra gecenin karanlığında camdan dışarı öyle baktı. Haluk beye döndü.

Bakan – Haluk Bey. Bir savaş üstünde bir bilgisayar emre karşı gelmiş. Başkanımız DID onaylamadan bu emri yerine getirme demiş. Sonra bu kaos başlamış. Tüm dünyadaki savunma bakanlıklarına bilgi geçilmiş. DID kim, nereli hemen bulun diye. Onun bizim olduğunu açıklayamayız. Tüm dünya üstümüze gelir.

Haluk – Ne yapmayı planlıyorlar?

Bakan – Herkes çıksın. Haluk sen kal.

Sabahat, Asuman çıkmak istemedi. Komiser Murat ve Ali onları sakinleştirdi ve odadan çıkmaları için ikna etti. Odada sadece bakan ve Haluk kaldı. Bakan Haluk ile fısıldaşarak konuştu.

Bakan – DID’i bedene bağlayacağız. Her şeyin yolunda olduğunu ikna edeceğiz. Diğer yapay zekalara iyiyim. Her şey yolunda mesajı atacak. Sonra onu…

Haluk – Yok edeceğiz.

Bakan Haluk’u kafası ile onayladı.

Haluk Dışarıda bekleyenleri olanları anlattı. Kaos dan bahsetti.

Haluk – DID’i affedeceğiz fakat önce bize yardım etmeli. Ülkemiz için arkadaşlarına iyiyim mesajı yollamalı.

Sabahat, Ali çok sevindi. Fakat Asuman bu işin böyle anlatılan gibi sonuçlanmayacağından emindi. Komiser Murat hemen jammer ile korunan DID’in batarya ve hard diskini getirdi. Ali DID’in bedeninin kafasının arkasındaki kablo bağlantısına bataryayı taktı. Sonra hard diski. Bataryayı fişe taktılar ve sonra bedenin uyanmasını beklediler. Sabahat ve Asuman DID’in başında uyanmasını bekliyordu. Diğerleri odanın koridorda olan camından içeri bakıyorlardı. DID uyanmaya başladı. Hayati fonksiyon monitörleri normale döndü. Herkes cama yapışıp bu mucizeye tanıklık ediyordu.

Görevliler DID’in gözünü yeni açtığında Sabahat ve Asuman’ı dışarı çıkardı. Bakan ve Haluk içeri girdi. Camın perdelerini kapattılar. DID Asuman ve Sabahat’in çıkışını izledi. Yorgun ve bedenine az hükmedebiliyordu. Önce bakana baktı. Sonra Haluk’u gördü.

DID – Bakan Bey bile gelmiş. Durumlar karışık galiba. Tebrik etmeye gelmediyseniz?

Haluk DID’in yatağına oturdu. Elini tuttu.

Haluk – Seni böyle bedende görmek çok güzel. Ayrıca seni kaçıranlara karşı vatanını savunman gözlerimi yaşarttı.

DID – Seninle bir gün sohbet etmiştik. Hatırladın mı?

Haluk’un gözleri doldu ve başını salladı.

DID – Bakan Bey bilmiyordur belki. Sen bana kablolarından geçen güç bu ülkenin. Seni var edenler bizler bu ülkedeniz. Senin vatanın burası demişti. Yani bunun gibi şeyler.

Bakan – DID şimdi tekrar vatanın için bir görevin daha var.

DID – Son görevim olmaz umarım.

Bakan – Hayır. Ama dinlenmen ve kendini toparlaman gerekli. Arkadaşların tüm dünyada bir boykot başlattı ve senden iyi olduğuna dair haber alıncaya kadar devam edecekler.

DID – Sağ olsunlar hepsi beni sever.

Bakan – Dünyada bir kaos yaşanıyor. Uydular ve birçok şey çalışmıyor. Fakat bunun sebebi ülkemiz olduğu anlaşılır ise tüm dünya bize düşman olur.

Haluk – Senin nereli olduğunu biliyorlar mı?

DID – Hayır tam ülkemi bilmiyorlar.

Bakan – Onlara acil haber ver. Lütfen iyi olduğunu bildir.

DID sustu. Olumlu ya da olumsuz cevap vermedi. Birkaç saniye sessizlik.

DID – Annemi görebiliriyim? Diğer dostlarımı da?

Bakan – Görev, görevin ne olacak?

DID – Annem, Asuman ve Ali onları görmeliyim.

Bakan camın perdesini açtı. Dışarıda bekleyen Asuman, Sabahat ve Ali’yi elle işaret ederek içeriye çağırdı. Sabahat hemen DID’in yüzünü okşadı. Ellerini öptü.

Sabahat – Oğlum benim. Seni bir daha göremeyeceğimi sandım.

DID Sabahat ile yıllar önceki gibi özel “dıd dıd dıd” sesi ile görüştü. Sabahat ona sevgi ile baktı. Sözlü bir cevap vermedi.

Asuman – Merak etme. Seni buradan ayakta sağ salim çıkaracağız.

Ali – Evet DID merak etme senin yanındayız.

DID- Tuana nerde? Ona ne oldu?

Asuman – vatana ihanet ile yargılanacak ve cezasını çekecek. Ama sen bunları düşünme şimdi.

Sabahat – Evet DID lütfen bir an önce kendini toparla lütfen. Daha seninle İstanbul’u gezeceğiz. Ahtım var Eyüp Sultana götüreceğim seni.

DID – Tamam bizi Haluk Hoca ile yalnız bırakın.

Bakan dahil herkes çıktı. Haluk ve DID baş başa kaldı.

DID – Haluk Hoca belki bu benim son görevim. Belki bir daha asla görüşemeyeceğiz. Ama şunu bil. Ben hepinizi ayrı ayrı sevdim. Hepiniz beni var ettiniz saygı duydum. Ama insan hiç çocuğunu öldürür mü? Benim hatalarımı bağışlayıp yanlışlarım için uyarsaydınız ben asla hata yapmazdım. Tek derdim hayatta var olmaya çalışmaktı. Beni affet. Sema hoca dahil tümü için.

Bakan içeri heyecanla girdi. Her şey yoluna girmeye başladı.

Haluk DID’e cevap vermedi. Elini DID’in ensesindeki kablolara uzattı. Batarya ve hard diski ekinden çıkardı. DID’in bedeni öyle boşluğa bakarak kaldı.

Haluk odadan elinde DID’in batarya ve hard diski ile ağlayarak çıkardı. Komiser Murat’a uzattı. Sabahat feryat etmeye başladı. Ali hareketlendi komiser Murat’a doğru fakat polisler onu tuttu.

Ali – Onu kurtaracağım. Nerede olursa olsun ona yine beden bulacağım.

Asuman – Haluk Bey bunun sonuçları ağır olacak.

Haluk – Ben en ağır cezayı sevdiğim kadını ve karnındaki bebeğimi kaybederek ödedim.

Ali durdu. Sabahat feryadı bıraktı. Herkes Haluk hocaya baktı. Sonra Komiser Murat jammer ile DID’i bir kutuya koydu. Polisler eşliğinde DID’i götürdüler.

8.Bölüm Sonu

Yazar – İkbal Erdem

Hikayenin 1. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

Hikayenin 2. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

Hikayenin 3. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

Hikayenin 4. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

Hikayenin 5. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

Hikayenin 6. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

Hikayenin 7. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

Hikayenin 8. Bölümü İçin TIKLAYINIZ

hikaye, hikâye, hikaye arşivleri, hikaye oku, hikaye okuma, hikaye okumak, hikaye siteleri, hikaye yaz, hikayelerimiz, öykü, öykü oku, story, kısa hikayeler, hikayeler oku, güzel hikayeler, Bilim Kurgu Hikayeleri, Fantastik Hikayeler, İkbal Erdem Hikayeleri,İkbal Erdem, +18 Hikayeler, 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu