Dehşet ÖyküleriDerya KüçükkirişKısa HikayelerSizden Gelenler

Bir Saatin Öyküsü

Öykü

Bir Saatin Öyküsü

“Bir Saatin Öyküsü” başlıklı hikayemiz KATE CHOPIN tararından yazılmış, Çevirisi DERYA KÜÇÜKKİRİŞ tarafından yapımıştır.

Bayan Mallard’ın kalp rahatsızlığından muzdaripti; bunun için kocasının ölüm haberini verme konusunda etrafındaki herkes son derece dikkatli olma kararı almıştı. Öykü

Haberi ona veren kişi kız kardeşi Josephine idi. Bu zorlu görevi gerçekleştirirken cümleleri böle böle, açık konuşmadan, yumuşatarak anlatmaya çalışmıştı vahim durumu. Kocasının arkadaşı Richard da oradaydı, kız kardeşinin yanında. Demiryolu faciasının haberi ve Brently Mallard’ın adı ölmüş olanların listesinde kendisine ulaştığında, matbaada görevinin başındaydı. İkinci bir telgrafı alana kadar olayın doğruluğundan şüphe etmiş, bu üzücü haberi hazmetmek üzere acele davranmaya çalışmıştı.

Olayın önemini kavrayamayacak kadar donakalmış bir vaziyette olan Bayan Mallard, pek çok kadının kocasının ölüm haberini aldığında vermesi beklenen tepkiden çok farklı bir tepki vermişti. Kız kardeşine sarılıp vahşice bir terk edilmişlikle bir kez ağlamıştı yalnızca. Bu elem fırtınası sona erdiğinde yalnız kalmak üzere odasına çekilmişti. Yanında kimseyi istememişti. Hikaye

Odasına gittiğinde, yüzü pencereye dönük, rahat ve yumuşak koltuğuna oturdu. Koltuğa gömüldükçe gömüldü; adeta bedenini onca zamandır ele geçirmiş ve ruhuna dek ulaşmış olan fiziksel bir yorgunluk onu bastırıyordu.

Evinin önündeki geniş avluyu, taze baharın etkisiyle titreyen ağaç tepelerini seyretti. Yağmurun nefis kokusu havadaydı. Caddede bir seyyar satıcı mallarının ismini bağırıyordu. Uzaktan birinin söylediği şarkının notaları belli belirsiz geliyor, saçaklarda serçeler şakıyordu.

Mavi gökyüzü, penceresinin batıya baktığı tarafta üst üste kümelenmiş bulutların arasında yama gibi bir oradan bir buradan görünüyordu. 

Başını koltuğunun minderine yaslayarak, ara sıra boğazını düğümlenerek bedenini sarsan hıçkırıklar dışında hareketsiz oturuyordu, uyuyana kadar ağlayıp rüyasında hıçkırmaya devam eden bir çocuk gibi.

Mimik çizgileri kendisini her an bastırırmış gibi bir ifade veren ve belli bir güce sahipmiş gibi duran genç, hoş ve sakin bir yüzü vardı. Ama şimdi bakışları mavi gökyüzünde uzaklara sabitlenmiş gözlerine koca bir boşluk yerleşmişti. Bu bakışları dalıp gittiğine işaret değildi ama, zekice bir düşüncenin ertelenmesiydi.

Ona gelmek üzere olan bir şey vardı ve o her neyse, korku ile bekliyordu Bayan Mallard. Neydi gelecek olan? Bilmiyordu; adlandırabilmek için fazlasıyla belirsiz ve tarifi zordu bu his. Ama hissediyordu; gökyüzünden emekleyerek kendisine havayı dolduran sesler, kokular, renkler ile ulaşışını sezebiliyordu şimdiden.

Derin bir nefesle göğsü kalktı ve indi. Kendisini ele geçirmek üzere gelen ‘’şey’’in ne olduğunu fark etmeye başlamıştı. Beyaz, ince kollarının gücü yettiğince gelmemesi için onu geri itmeye çalışıyordu; ancak boşuna olduğunu da anlayabiliyordu.

Kendisini serbest bıraktığında, ince ve güçsüz bir fısıltı şeklinde çıkan kelime aralanmış dudaklarından sıyrıldı. Tekrar tekrar söyledi kelimeyi, ’’özgürüm, özgürüm, özgürüm!’’ Gözlerindeki boş bakış ve korkunun gölgesi birden yok oldu. Hayat dolu ve canlı bir parlaklıkla ışıldamaya başladılar. Nabzı hızlandı ve damarlarında aceleyle dolaşan kan vücudunun her bir köşesine yayılarak ona huzur verdi.

Her ne kadar mutlu olsa da, bedenini esir alan bu coşkunun canavarca olup olmadığını kendine sormaktan vazgeçemedi. Ancak zamanla tertemiz ve yüce bir algı bu sorgulamanın anlamsız olduğu konusunda ikna etti genç kadını.

Eşinin ölüm ile bükülmüş hassas ve kırılgan ellerini, kendine asla aşkla bakmayan o yüzünü solgun, gri ve cansız gördüğünde tekrar ağlayacağını biliyordu. Ama o bir anlık duygu selinin arkasından gelecek olan uzun ve özgür yıllar onu teselli ediyordu. Kollarını kocaman açarak gelmek üzere olan o mutlu günleri karşıladı Bayan Mallard.

Kimsenin yükü olmayacaktı artık omuzlarında, sadece kendisi için yaşayacaktı. Hem erkeğin hem kadının kör bir ısrarla birbirleri üzerinde hak iddia edebileceklerine sonuna kadar inandıkları bir dünyanın içinde yaşamayacaktı artık. Şu kısacık aydınlanma anında olayı düşündüğü zaman niyetinin iyi veya kötü olması durumu daha az suçlu hale getirmiyordu.

Yine de onu sevmişti, bazen. Çoğu zaman sevmemişti ama. Ne fark eder ki! Aşk denen çözülememiş bilmecenin, genç kadının şuanda en büyük yaşama sebebi olarak gördüğü kendini ortaya koyabilme duygusunun yanında ne değeri vardı ki?

‘’Özgürüm! Hem bedenen, hem ruhen!’’ diye kendi kendine fısıldamayı sürdürdü.

Josephine, Bayan Mallard’ın kapalı kapısının önünde diz çöküp dudaklarını anahtar deliğine yaklaştırmış, girmek için yalvarıyordu. ‘’Louise, kapıyı aç! Yalvarırım aç. Kendini hasta edeceksin. Ne yapıyorsun? Tanrı aşkına kapıyı açar mısın?’’

‘’Git başımdan. Kendimi hasta falan etmiyorum.’’ Evet, etmiyordu; açık penceresinden içeri dolan abıhayatı yudumlamakla meşguldü.

Kafasındaki binlerce düşünce önündeki günlerin düşleriyle isyandaydı. Bahar, yaz tüm mevsimler onun olacaktı. Uzun yaşamak için dua etti kısacık. Oysa ki dün uzun yaşama ihtimal tüylerini ürpertiyordu.

Kardeşinin sıkıştırmalarına dayanamayıp kapıyı açtı. Gözlerinde ateşli bir zafer vardı, farkında olmadan etrafta zafer tanrıçası gibi geziyordu hatta. Kardeşini kolundan tuttu, birlikte merdivenlerden inmeye başladılar. Merdivenin en alt basamağında Richard onları beklemekteydi.

Tam o an kapıyı birisi anahtarla açtı. İçeri giren kişi yol yorgunu, elinde ufak bavulu ve şemsiyesiyle öldüğü düşünülen Brently Mallard’dan başkası değildi! Kaza anında orada bile değildi, hatta kaza olduğunu da bilmiyordu. Josephine’in acı çığlığı ve Richard’ın karısına doğru yaptığı hamleyle görüşünü kapatmasına bakakaldı.

Richard geç kalmıştı.

Doktorlar geldiğinde, genç kadının fazla coşkudan kalbinin sıkışıp öldüğünü söylediler.

Çeviren – Derya Küçükkiriş

Bir Saatin hikayesi, Bir Saatin öyküsü, hikaye, öykü, Derya Küçükkiriş, Çeviren, KATE CHOPIN, edebiyat, çeviri, 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu