İbretlik HikayelerSinan Korkmaz

Şeker Dede

Şeker Dede

Sıradan kıyafetleri, tatlı dili, tertemiz nurlu yüzü, mis kokan elbiseleri ve güler yüzlü davranışlarıyla Şeker Dedeyi sevmeyen yoktu mahallede. Ses tonu iyilik saçıyordu. Yamaç bir yerde tek katlı küçük evde yaşıyordu. Bilgili, kültürlü insanlara yardım etmeyi seven biriydi.

Onun fikirleri pek çok insana altın değerinde nasihatti. Bazı zamanlar sorun çözmek için ona danışılırdı. Asıl adı Hikmetti. Fakat çarşıdan gelirken, etrafına toplanan çocuklara şeker dağıttığı için kendisine “Şeker Dede” diyorlardı. Bir çocuk gibi oyunlar kurup oynar, oradaki çocukları etrafına toplayıp saatlerce eğlendirirdi. Sevgi doluydu…

Kimseyi kırmaz, tatlı diliyle doğruları anlatarak bilginliğini konuştururdu. Gencinden yaşlısına tüm mahallenin hayran kaldığı biriydi o. Çocukları çok severdi. Sohbetlerinde onlara sevgiyi ve barışı aşılardı.

Doğa dostu olmaları için çocuklarla zaman zaman birlikte çevre temizliği ve ağaçlara bakım yaparlardı. Hayvanları korumaları için onlara sık sık nasihatte bulunurdu. Yaz tatili başlamıştı. Şeker Dede her yıl sözünde durur mahallenin çocuklarıyla pikniğe giderdi. Mangallar yakılır, taze sebze ve meyveler yenir, çeşitli oyunlar oynanır, gün akşam edilirdi.

Evinin önünde ufak bir tamirhanesi vardı. Tahtadan arabalar icat eder, bisikletlerin bakımlarını burada yapar, bazen de belli başlı eşyaları tamir edip insanları sevindirirdi.

Herhangi bir maddi beklenti içine girmezdi. Ona teşekkür etmek dünyaları vermekten daha değerliydi. Hiç çocuğu olmamıştı. Eşini de on yıl önce kaybetmiş ama hayata küsmemişti.

Acılar bir okul gibiydi onun için. Her konu derin manalarıyla depolanırdı geniş hafızasında. Komşuları her daim halini hatırını sorar, varsa eksiği güzelce tamamlanırdı. Birliği beraberliği Şeker Dede özetmişçesine herkes onun yaşam tarzını örnek alırdı. En güçlü hayranları çocuklardı. Hele bir görünmesin, hemen toplanır evine giderlerdi. Orayı cıvıltılı kuş bahçesine çevirirlerdi.

Birlikte dışarı çıkarlar sevginin saygının seyyar bayisini temsil ederlerdi. Onu aramayan göz, duymak istemeyen kulak yoktu. Günün serin saatlerinde bisikletle geziye çıkar, şehirdeki işlerini halledip akşam evine dönerdi. Çarşıda alışveriş yaptığı kuruyemişçi dükkânında dinlenir, çay içer sohbet ederdi. Birbirinden lezzetli şeker paketlerini çantasına doldurur, hesabı ödeyip vedalaşırdı.

Ara sıra oyuncak satan mağazalara gider oradan yeni çıkan ürünlerden alırdı. Mahalleye döndüğünde çocuklar heyecanla yanına yaklaşır neler aldığını sorarlardı. Kimine balon, kimine düdük, birine uçurtma, diğerine pilli araba… Çantadan ne çıkarsa artık. Şeker Dede dağıtırken, minikler alırken orası bir başka olurdu sevinçten.

Günler gelip geçiyordu. Yaz mevsimi yavaştan bitiyor, sonbahar geliyordu. Okul hazırlıkları başladı. Muhteşem bir tatil geçirmişlerdi. Bilhassa bu yıl dolu dolu geçmişti, ilk ders zili çaldı. Çocuklar okuldaydı artık. Bir hafta böyle geçti. Cumartesi sabahı mahallede derin bir sessizlik vardı. Sanki matem havası seziliyordu. Şeker Dede iki gündür ortalıkta görünmedi.

Merak edenler evine gidip baktıklarında onu kanepesinde ölmüş olarak buldular. Doktora, muhtara, imama ve polise haber verildi. Herkes oraya toplandı. Meğer Şeker Dede gece vefat etmiş, kalbi durmuştu. Halk çok üzgündü. Kayıp gerçekten büyüktü. Çocuklar ağlamaklıydılar. Cenaze hazırlıkları başladı. Salalar okundu, mezar kazıldı, cemaat toplandı.

Bir tarafta yoğun bir kalabalık, diğer tarafta tabutun etrafında tüm çocuklar. Olağanüstü bir durum vardı. Şeker Dedenin yemek yedirdiği, su içirdiği ve kolladığı ne kadar kedi, köpek, kuş ve kargalar varsa hepsi oradaydı. Etrafı sarmıştılar, ibretlik bir ortam vardı.

Bu nasıl bir sevgiydi? Tüm dostları onu uğurlamaya geldi. Hayatını iyiliğe, merhamete, doğrulara yönlendirmeye adayan bir insan son kez sevenlerinin önündeydi. İmam helâllik aldıktan sonra konuşma yaptı. Oradaki insanlara Şeker Dedenin beslediği hayvanları işaret ederek sevginin gücünü anlattı. Birkaç ayet ve hadisle sohbetini tamamladı.

Dualar, gözyaşları, kalabalık ve hüzün birbirine karışmıştı. İnsanlar onu son yolculuğuna uğurlamaya gelen hayvanları görünce şaşkınlıktan bir acayip oldular. Görülmemiş bir şeydi.

Öyle ya, Allah’ın takdiri olunca kulun tedbiri kayboluyordu. İmkânsız zannedilen şey onun emriyle gerçekleşiyordu. Aciz diye tabir edilen hayvanlar aciz diyenleri acze düşürüyordu. Onlarında yaratanı ve sahibi vardı.

Şeker Dededen geriye kalan örnek yaşam tarzı ve iyilik dolu yılları oldu. Halk ve minik eller dualarında onu hiç unutmadı.

Sinan Korkmaz

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

3 Yorum

  1. İşi bilenle bilmeyen bir olmaz. Film sektöründede aynı robotları olmayan canavarları yazıp oynatıp sıfır çekenler gerçek ve yoğun derinlikli içeriklerle karşılaşınca inkârcılıkları ortaya çıkıyor. Eline sağlık Sinan

  2. Ne zaman okusam hep ağlarım hele şu son cümleler beni çok etkiliyor. O hayvanların oraya gelmesi insanlara hakikaten büyük ibrettir. Kimse sahipsiz değildir. Hepimizin sahibi Allah’tır. Konuşturanda susturanda o dur. Eline sağlık Sinan abi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu