Fantastik Hikaye “Zamanda Yolculuk” 1. Bölüm
Fantastik Hikaye; Yasin, gezmeyi çok seven biriydi. Özellikle gizemli yerlere bayılırdı. Nerede gizemli bir yer duysa, oraya gitmek için can atardı. Bu niyetle otobüs bileti alır, oraya gidene kadar yerinde duramazdı. Fantastik Hikaye
Bir gün internette gezinirken, gizemli bir mağaranın varlığını okumuştu. Tuhaf olanı ise oraya girenin bir daha görünmemesiydi. Ortaya çıkanlar ise ya konuşmuyor, ya da delirmiş bir şekilde çıkıyorlardı. Tehlikeli bir yer olduğunu okuduğu halde, bilet alarak yola çıkmış ve mağaraya gelmişti.
Mağaranın önünde kısa bir araştırma yaptıktan sonra içeriye girmeye karar verdi. İçeriye girdiğinde herhangi gizemli bir şey bulamamıştı. Bundan dolayı, okuduğu şeylerin yalandan ibaret olduğunu düşünmüştü. Orada gördüğü tek şey küçük bir alete benzeyen bir şeydi. Bulduğu alet ne küçük ne de büyüktü. Orta büyüklükte bir aletti. Yaklaşık olarak 200 gram kadar geliyordu. Üstte ve altta olmak üzere sayılar vardı. Üstteki sayılar yerinde sabit görünüyor, alttaki sayılar ise yerinden oynatılabiliyordu. Aletin sağ tarafında ise kola benzer bir çıkıntı vardı. Ortasında ise kırmızı bir düğmesi vardı. Onun ne olduğunu anlamadığı için evirip çevirip durdu. Bir şey anlamayınca sayılarla oynamaya karar verdi. Aldığı Bu karar kendisini ne tür maceralara sürükleyeceğini bilmeden yerinden oynatılan sayıları 1653 e getirdi. Ardından aletin kolunu yerinden bir iki sefer oynattı. Ardından kırmızı düğmesine dokundu. Düğmesine dokunur dokunmaz alet kolu yerinden oynayıp sallanmaya başladı ve yerinden oynatılmayan sayılar dönmeye başladı, ta ki 1653 sayısına gelene kadar. O sayıya gelince alette sallanmayı bırakmış, sabit bir hale gelmişti.
Alet durunca kendi kendine:
‘Bu da ne nedir?’ dedikten sonra aleti de eline alarak mağaradan çıktı. Durduğunda etrafına şaşkınlıkla bakınıp durdu. Çünkü her şey değişmişti. İnsanların giyinişleri, hareket tarzları hatta konuşmaları bile. Sanki tarih kitaplarında okuduklarına benziyorlardı.
Heyecan, korku, şaşkınlıkla yürümeye başladı. Sağına soluna bakınıyor, nasıl bir yerde olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birden omzuna birinin dokunması ile irkilerek arkasına döndü.
Bu adam başında sarığı, sırtında cübbesi, bacaklarında şalvarı ile ayaklarında çarıklar ile yaşlı bir adamdı. Bu adam kendisini baştan aşağıya kadar sürdükten sonra kendisine:
‘Oğul, galiba buraların yabancısısın’ dedi tuhaf bir şekilde bakarak.
Onu sözleri üzerine Yasin:
‘Amca, burası neresi’ diye sordu şaşkınlık içerisinde.
Bu soru üzerine yaşlı adam:
‘Burası İstanbul’ dedikten sonra ona ‘Evlat önce bana nereden gelip nereye gittiğini söyle’ dedi, onu süzerek.
‘Amca’ dedi Yasin ‘Bende İstanbulluyum’ ama benim bildiğim İstanbul çok farklı’
Adam, Yasin’in değişik konuşmasından işkillenerek: bilim kurgu hikayeleri
‘Demek, sen İstanbullusun ve İstanbul’un çok farklı olduğunu söylüyorsun’ dedikten sonra gözlerinin içine bakarak ‘Sen, buraların insanlarına benzemiyorsun’ dedi ve aklına bir şeyler gelmiş gibi yaparak ‘Yok yok, sen frenklere daha çok benziyorsun, Yoksa casus musun? Bu sıralar ortalık karışık zaten, sende bu karışıklığa körükle mi gideceksin’ dedikten sonra ‘Dostlar yetişin, ortalığı karıştıran casusu yakaladım’. bilim kurgu hikayeleri,
Murat CANPOLAT
Fantastik Hikaye, hikaye, fantastik hikayeler, bilim kurgu hikayeleri, bilim kurgu, fantastik, hikayeler, hikaye örneği, hikaye örnekleri, hikaye okuma, hikaye okumak, hikaye arşivi, zaman, zamanda yolculuk, Frenk, mağara, zaman yolculuğu, İstanbul,
