Bilim Kurgu HikayeleriFantastik HikayelerMurat Canpolat

“Uzay Oyunları” Hikayesi 4. Bölüm

Bilim Kurgu Hikayesi

“Uzay Oyunları” Hikayesi 4. Bölüm

Şimdiye kadar sesi çıkmayan Kemal, Sirius Gezegenini duyduğundan beri kaptanı dikkatli bir şekilde dinliyor, konuşulanları analiz ediyordu. Sonunda dayanamayarak onlara:

‘Sirius Gezegeni hakkında birkaç şey söylemek istiyorum’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti, ‘Sirius, Büyük Köpek Takımyıldızı’nda bulunmaktadır. Bizim güneşimizden 2 kat daha büyük ve 20 kat daha parlaktır. Gece vakti gökyüzündeki en parlak yıldızdır ve zamanın başlangıcından beri mavi-beyaz renkli ışıltısını korumaktadır. Sirius hemen hemen bütün uygarlıklar tarafından kutsal sayılmıştır. Eski uygarlıkların bıraktıklarından anladığımız kadarıyla Sirius astronomi, mitoloji ve okültizm alanlarının en önemli öğesi olmuştur. Gizemciler Sirius’u “güneşin arkasındaki güneş” diye tabir etmişler ve güneşin gücünü, potansiyelini Sirius’tan aldığını ima etmişlerdir. Güneş bizim dünyamızı ısıtan güç, Sirius ise metafizik âlemi canlı tutan güç olarak kabul edilmiştir. Sirius’a ilahi bir kutsallık yakıştırmak ve onu insanlığın “büyük öğretmenlerinin” vatanı olarak görmek sadece eski uygarlıkların bir alışkanlığı değildi. Günümüzde de bu sapkın düşüncede olan birçok insan bulunmaktadır’ dedi uzay oyunları gezginlerinin şaşkın bakışları arasında.

Kaçırılan 7 kişi Kemal’in anlattıklarını hayretle dinledikten sonra ona:

‘Sen bunları nereden biliyorsun?’ dediler, hep bir ağızdan.

Kemal, onların sözleri karşısında kahkahayı atarak:

‘Niye hayret ediyorsunuz ki, ben sonuçta öğretim görevlisiyim. Bunları bilmem benim için doğal bir durum’ dedi.
Kaptan, onların sözünü keserek Kemal’e:

‘Mademki bunları biliyorsun, sizi neden kaçırdığımızı anlamışsındır’ dedi.

Kemal, Kaptana dönerek:

‘Evet, sizi anlıyorum. Zaten biz Türkler olarak Sirius Yıldızının büyük bir önemi var’ dedi ve sözüne şöyle devam etti:

‘Burada anlatılanlar sadece bir yıldızın özellikleri ve gizemi değil bu Yıldızın ne zaman ve kimler tarafından da bilindiğini de saptayabilmektir. Türklerin Barbar bir kavim olarak tarihe geçirenlere verdiğimiz bir cevap olmalıdır. Türk Mitolojisinde sık sık geçen Kurt ve Kurt’un yol göstericiliğinden bahsettikten sonra şunu da belirtelim ki bahsedilen Sirius Yıldızı Türk Damgalarında Kurt Başı ile temsil edilirdi ve Çin kaynaklarında nereden geçtiği pek bilinmeyen “Göksel kurt” ifadesi bulunmaktadır dedikten sonra Türklerin bu yıldızı yüzyıllardan beri tanıdığını kanıtlamış oluyoruz’ dedi haykırırcasına.

Selin, Kemal’i dinledikten sonra:

‘Sirius Yıldızını bende duymuş, hatta bazı bilgiler edinmiştim. Buna rağmen varlığına inanmıyordum, ta ki sizi görene kadar’ dedi Kaptana bakarak.

Kaptan, Selin’i dinledikten sonra ona:

‘Bize bildiklerini anlatır mısın’ deyince Selin:

‘Gece gökyüzünün en parlak yıldızı olan Sirius, özellikle Ufocu safsatalarında başrolü oynuyor. Bunun sebebi ise gökyüzünde çok parlak bir şekilde rahatça görülebilmesi ve bu parlaklığın “çok çok yakın” algısı uyandırması. Halbuki Sirius, 8.6 ışık yılı mesafe ile Güneş’e yakınlık bakımından yedinci sıradaki yıldız. Parlaklığı nedeniyle çok dikkat çekici olduğu için, Ufo hikâyelerinde insanları inandırabilmek adına bolca kullanılıyor. Benzer biçimde, Vega, Betelgeuse gibi yıldızlar da parlak ve dikkat çekici olduklarından benzer uydurma hikayelere konu ediliyorlar. Kış aylarında doğrudan göze çarpan Sirius, Orion (Avcı) Takımyıldızını takip eden Canis Major (Büyük Köpek) takım yıldızının alfa yıldızı. Ufka daha yakın bir konumda yer alıyor. Avcının kemerinde yan yana dizilmiş olan 3 yıldızın (Alnitak, Alnilam ve Mintaka) hemen arkasından gelir’ dedi. Onları bilgilendirmek için.

Aralarında konuşurken Kaptanın yardımcısı koşarak geldi ve üzerlerine doğru büyük bir gemi geldiğini haber verdi. Kaptan haberi alır almaz güç kalkanlarının açılması ve bütün mürettebatın çarpışma için hazır olmalarını istedi.

Kaptan, mürettebatın hazır olmasından sonra kaptan koltuğuna geçip karşı taraftaki gemiyle irtibata geçilmesi emrini verdi. Kaptan kamarasında bulunan ve bu işle uğraşan Yam, karşı tarafla irtibata geçti. Az sonra karşı tarafın kaptanı büyük ekranda göründü.

Kaptan, onu görünce sinirle dişlerini gıcırdattı. Ardından ona:

‘Yam, sen ha! Sana karşıma çıkma demedim mi? Hem söyle bana senin bizimle alıp veremediğin ne?’ diye sordu.

MURAT CANPOLAT

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19

 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu