Dini HikayelerKıymetli Yazarlarımızdan SeçmelerMurat Canpolat

Dini Hikaye; “Tevafuklar” 66. Bölüm

Dini Hikaye

Dini Hikaye; “Tevafuklar” 66. Bölüm

Hülya, babasını tam bulmuşken kendini bilmez biri tarafından bıçaklanması üzerine ne yapacağını bilemeden onu hastaneye götürdü. Bu hastane Kaya’nın da yattığı hastaneydi. Ayrıca bu hastane Faruk’un ameliyat olduğu ve Kaya’nın babasının çalıştığı hastaneydi. Bütün tevafuklar bir araya gelmişti.

Selman Hoca, ameliyattayken ailesi merak içerisinde onun ameliyattan çıkmasını bekliyorlardı. Altı saatlik bir ameliyattan sonra doktor ameliyathanenin önünde göründü.

Doktor, Hülya’yı görünce iç çekerek ona:

‘Seni bir daha görmeyi hiç ummuyordum’ deyince Hülya:

‘Mustafa Bey, siz ha! Babamın ameliyatına giren siz miydiniz?’

Bu soru üzerine Dr. Mustafa şaşırınca Hülya:

‘Bu uzun mesele, hayırlısıyla babam ameliyattan sağ salim çıksın her şeyi anlatacağım’

Onlar konuşurken Pınar Hanım, araya girerek:

‘Selman’ın durumu nasıl?’ dedi endişeli bir şekilde.

Dr. Mustafa, Pınar Hanım’a dönerek:

‘Durumu iyi, fakat çok kan kaybetmiş. O yüzden acil kana ihtiyaç var. Kan gurubu AB+pozitif sizin kanınız buna uyuyorsa hemen kan verin’

Bu söz üzerine Hülya ve annesi endişe içerisinde birbirlerine baktıktan sonra:

‘İkimizin kanıda uymuyor’ dediler ve Emine Hanım’a ve Zeliha’ya döndüler. Emine Hanım ve kızı hayır manasında kafalarını sallayınca Dr. Mustafa:

‘Bu kanı hemen bulmamız lazım. Eğer bulmazsak hastamızı her an kaybedebiliriz’ dedi üzüntüyle.

Onlar aralarında konuşurken o sırada onları birisi izliyor ve konuşmalarını dinliyordu. O kişi konuşmaları dinleyince hızlıca yanlarına gelerek:

‘Benim kanım ona uyuyor. İsterseniz ben verebilirim’ dedi gülümseyerek.

Bu ses kendilerine çok tanıdık geliyordu. O yüzden her ikisi de dönüp ona baktılar.

Bu gelen kişi Çetin’den başkası değildi. Kaya’nın sağlık durumunu öğrenmek için doktorun yanına giderken onları görmüş ve neler olduğunu öğrenmek için yolunu değiştirmişti. Ondan sonra konuşmaları duymuş ve kan vermeye karar vermişti.

Hülya, onu görünce sinirle onun yakasına yapışıp:

‘Sen ne hakla buraya gelip bizi dinlersin. Yoksa Sinan denen o alçak mı gönderdi seni?’ dedi ve daha sonra ona:

‘Hayır, senin kanının babamın kanıyla karışmasını istemiyorum. O yüzden hemen defolup git buralardan. Eğer sen gitmezsen ben seni göndermesini bilirim’ dedi sinirle.

O sırada Emine Hanım ve kızı da oradaydı. Ona karşı en büyük tepkiyi onlar vermişti. Onlar tepki vermekte yerden göğe kadar haklıydılar. Çünkü Çetin onlara çok zulmetmişti. Ama bilmiyorlardı Çetin’in onların evladı ve kardeşi olduğunu. Bilselerdi böyle davranmazlardı. İleride bilecek yaptıklarına pişman olacaklardı.

Onlar aralarında tartışırken Dr. Mustafa onları birbirinden ayırdıktan sonra Hülya’ya dönerek:

‘Hülya’cım, şimdi bunları tartışmanın sırası değil. Eğer bu kan şimdi verilmezse baban ölebilir. Aradığımız kan bulunmuşken bunu nasıl geri çevirebilirsin. Diyelim ki tanıdığın bu kişi kan vermeden gitti ve baban da bu yüzden öldü. Sen bu vicdan azabıyla nasıl yaşayabilirsin. O yüzden tartışmayı bırakın ve bu tartışmayı baban iyileştikten sonra devam edin’

Hülya, Dr. Mustafa’yı dinledikten sonra:

‘Haklısınız Mustafa Bey, hele babam iyileşsin. Ben bunun hesabını elbette sorarım’ dedi sert bir ifadeyle.

Çetin, Hülya’ya izin verdiği için teşekkür ederek kan vereceği yere doğru giderken Pınar Hanım, onun arkasından:

‘Kim derdi ki, bir gün gelecek Çetin hayat kurtaracak’ dedi hayretle.

Çetin, gereken kanı verip geri döndükten sonra Hülya ona kızıp bağırmaya kalkışınca, Çetin onu susturduktan sonra:

‘Hülya Hanım, her şeyi açıklayacağım. Yalnız bu açıklayacaklarım şeyler sizi şaşırtabilir. O yüzden babanız iyileştikten sonra anlatsam daha iyi olur’

Çetin, Hülya ile konuştuktan sonra mahcup bir yüzle annesine yani Emine Hanım’a dönerek:

‘Sizden ve kızınızdan, Hülya Hanım’dan ve Pınar Hanım’dan bütün yaptığım şeyler için özür diliyorum. Özür dilemem yaptıklarımı geri getirmez ama…’ dedi pişmanlıkla.

Hülya, onun gözlerinden ve yüz ifadesinden pişmanlığını anlamıştı. Bu yüzden ayağa kalkarak omzuna dokunarak:

‘Önemli değil. Senin yaptıklarına pişman olduğun her halinden belli oluyor. O yüzden kendini yıpratma’ dedi onu rahatlatmak için.

***********

Yazan – Murat CANPOLAT

HİKAYENİN BÜTÜN BÖLÜMLERİ

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65  66  67 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu